Pozitif Bir Yaşam İçin Eşsiz Bir Duyu Kontrol Tekniği
Pozitif Bir Yaşam İçin Eşsiz Bir Duyu Kontrol Tekniği
Duygular dalgalar gibidir;
Gelmesini engelleyemezsin ama hangisinde sörf yapacağını sen seçersin.
Jonatan Martensson
Yaşadığımız hayat içerisinde bizleri fazlasıyla etkileyen ve zaman zaman yaşamaktan soğutan birçok durum ile karşı karşıya geliyoruz. Ve ne yazık ki, bunlara karşı koyma mekanizmamız gelişmediğinden yaşam kalitemizin sekteye uğramasına ve hatta bozulmasına kadar yol açan ruh haline kendimizi sokabiliyoruz.
NLP’nin ortaya çıkışında ve oluşumunda en büyük paya sahip olan Richard Bandler duyular ile ilgili şu sözleri söylemiştir. ‘’En büyük kişisel sınırlama, yapmak isteyip te yapmadığınız şeylerde değil, onları hiç yapmayı denemediğiniz şeylerdedir. Ve yaşadığımız duygular bizlere doğrudan gelmez ya sağdan sola ya da soldan sağa gelir. Duygular gelmeye başladığı zaman onlara engel olamazsınız.
Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi duygular oluşmaya başladığı anda onlara engel olmazsın. Bununla birlikte hangisini seçeceğine karar verebilirsin. Bu bakış açısıyla baktığımızda herhangi bir olay olduğunda üzülmek veya nötr olmak bizim elimizde demektir. Elbette bunu başarabilmek ve duygu kontrolünü sağlayabilmek için ruh, kalp, zihin ve beden kontrolünü sağlamak gerekmektedir.
Duygular her gün değişime uğrar
Yaşadığımız çevre, hayat koşulları, ekonomik durumlar, kişiler arası ilişkileri ve iş ilişkileri günlük olarak duygularımızda anlık olarak değişiklikler yapar. Her sabah uyandığımızda her ne kadar pozitif bir düşünce ile kalkıyor olsak ta gün içerisinde bu bozulabiliyor. Duyguları bir saate benzetelim ve saati bir insanın kontrol ettiğini varsayalım ve düşünün ki o insan sürekli meşgul ve zaman zaman saati ilerletmeyi durduruyor. Sizce duygusal zamanınızın ne kadar gerisinde olurdunuz? Duygular sürekli üzerinde çalışılması gereken olgulardır.
Aldığımız bütün kararlar, düşüncelerimiz ve attığımız bütün adımlar duygularımızla bağlantılıdır. Ve hayatta yaptığımız her şeyin bir nedeni vardır. Veya birtakım şeyleri bizlere hatırlatır. Çoğu zaman beynimizin harika bir bölümü olan limbik sistemin bizler için oluşturduğu gizli motifler ve gizli korkular bizi hiç hazır olmadığımız zamanlarda yakalar ve buna karşı geliştirilmiş bir duygu durumumuz yoksa odaklanmamızı engeller ve düşüncelerimizi bulanıklaştırır. Sonuç olarak mantıksız davranmaya başlar ve gereksiz tepkiler vermeye başlarız.
Ya kontrolü elinize alırsınız ya da her şeyin kontrolden çıkmasına izin verirsiniz.
Kişisel Sınırlarınızı Belirleme Sanatı
- Birkaç dakika için sessizce oturun ve bedeninizi hissedin. En çok neyin farkına vardınız? Ne gibi duygular hissediyorsunuz?
- Ayaklarınızdan başlayarak yavaş yavaş dikkatinizi daha yukarılara doğru yoğunlaştırın. Bedeninizin bütün bölümleri arasındaki ilişkiyi hissedin. Hangi bölümlerde rahatlık, hangi bölümlerde gerginlik hissediyorsunuz? Hiçbir şeyi değiştirmeye çalışmadan ve yargılamadan sadece farkına varın.
- Ne gibi düşüncelere sahipsiniz? Şu anda zihninizde birtakım resimler varsa onlara bakın. Bu resimlerin özellikleri nelerdir? Hızlı mı yoksa yavaş mı hareket ediyorlar, yoksa hiç hareket etmiyorlar mı? Görüş alanınızın hangi bölgesinde yer alıyorlar? Size ne kadar uzaktalar? Hangi renkteler?
- Zihninizde ne gibi sesler duyuyorsunuz? Kendi kendinize mi konuşuyorsunuz? Bu sesler ne tür özellikler taşıyor? Daha başka sesler de duyuyor musunuz? Bu seslerin nereden geldiğini düşünüyorsunuz?
- Dengeniz Nasıl? Kendinizi öne, arkaya veya diğer bir yöne doğru eğilmiş gibi mi hissediyorsunuz?
- Nasıl bir ruh hali içindesiniz? Baskın olan duygunuz hangisi? Hiçbir şeyi değiştirmeye çalışmadan ve yargılamadan sadece farkına varın.
- Şimdiki ana geri dönün. Nasıl hissediyorsunuz?
Sınırları belirleme uygulaması bir şeyi değiştirmek için değil, içsel olarak bazı şeylere dikkatinizi çekmek için yapılır.